Cumartesi, Nisan 21, 2012

That's Life ?




Bazı hayatlar kulağımıza dokunan bilinmedik bir müziğin fısıltısı kadar huzur verici; bazıları ise kulak tırmalayıcı... Peki nedir hayat ? Yaşamak mı ? Nefes almak mı ? Yoksa ölmek için bir çabalayış mı ? Çok şey mi, hiçbir şey mi ? Bildiğimiz bir sona bilmediğimiz ya da en azından bilmediğimizi sandığımız yollardan gitmek mi ? Kaderin olay örgüsünün Türkçe lugattaki -ki aslında Arapça kökenli- karşılığı mı ? 
Birçok dilde iki hecelidir hayat: Life, buhay, leben, život, hidup, vivo, leven, vida, lavi, saol, vita, élet, ħajja .... İlk hecesinin doğumu, son hecesinin de ölümü temsil etme olasılığı benim hayal gücümle sınırlandırılmış bir yafta olmaktan öteye gidemez belki; ama böyle düşünmekten de kimseye zarar gelmez.
Bence hayat; aldığın nefesin yaşam için şans, verdiğin nefesin ölüm için risk taşıdığını bilmektir. Hayat, Tanrı'yı arayıp bulmak yahut bulup kaybetmek için bize verilen mühlettir. Hayat, Allah'ın bize : 'Sizin sonunuzun ne olacağını biliyorum; fakat herkesin bir en az bir kere de olsun şansa ihtiyacı var' deme şeklidir. Kıymetini bilene de bilmeyene de verilen bir nimettir. 
Belki de hayat sadece Frank Sinatra'nın dediği gibidir : ' That's life, that's what all the people say '. Kim bilebilir ?